çekiş

listen to the pronunciation of çekiş
Türkçe - İngilizce
draw

She watched him draw a picture. - O, onun bir resim çekişini izledi.

traction
draft
draught
tractive
lug
drawbar pull
tug

Tom tugged on Mary's arm. - Tom Mary'nin kolunu çekiştirdi.

hitch
pull
pull, drive, hitch
drive
haulage
{i} hauling
haul
contend
(İnşaat) rimpull
çekiş beygirgücü
thrust horsepower
çekiş düzenleyicisi
draft regulator
çekiş göstergesi
draft gauge
çekiş gücü
traction, drawbar pull
çekiş gücü
traction
çekiş jeneratörü
traction generator
çekiş ölçeği
draft gauge
iç çekiş
sigh

The old woman smiled with a sigh of relief. - Yaşlı kadın bir rahatlama iç çekişiyle gülümsedi.

çek
cheque

As soon as I received the cheque, I went to the bank. - Çeki alır almaz bankaya gittim.

Tom wrote Mary's name as the cheque payee. - Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.

foto çekiş noktası
(Askeri) camera station
çek
drafting
çek
(Ticaret) check cheque
çek
draught
çek
(Otomotiv) non-return valve
çek
(Kanun) bill of exchange
çek
pull

I need a tool for pulling weeds in my garden. - Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.

The two children pulled at the rope until it broke. - İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.

çek
pull on
çek
{f} shrunk

Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit. - Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.

My jeans have shrunk. - Kot pantolonum çekti.

çek
suffer from

It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away. - İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.

He used to suffer from stomach aches. - O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.

çek
{f} shrinking
çek
drew

The card you drew was a red, wasn't it? - Çektiğin kart bir kırmızıydı, değil mi?

Madonna's concert drew a large audience. - Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.

çek
{f} haul
çek
draw away
çek
roll up

Roll up your right sleeve. - Sağ elbise kolunu yukarı çek.

çek
pop
çek
shrink back
çek
acquittance
çek
attract

His niece is attractive and mature for her age. - Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.

Jon is far more attractive than Tom. - Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.

çek
{f} hauling
çek
yank

Tom yanked Mary's hair. - Tom, Mary'nin saçını çekti.

Tom yanked the plug from the wall. - Tom fişi duvardan çekti.

çek
of check
çek
cheques
çek
inflect

In that language, adjectives and nouns are inflected for gender. - O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.

arka çekiş
backdraught
arkadan çekiş
rear drive
cebri çekiş
forced draught
derin iç çekiş
deep drawn sigh
tork tüpü ile çekiş
(Otomotiv) torque tube drive
yatay çekiş
horizontal flue
yukarı çekiş
updraught
zorlu çekiş
forced draught
Çek
(a) Czech
Çek
Czech, of the Czechs
Çek
{i} Czech

I want to buy a Czech sweater. - Çek kazağı satın almak istiyorum.

Prague is the capital of the Czech Republic. - Çek cumhuriyetinin başkenti Prag'dır.

Çek
czechoslovak
çek
cheque, check
çek
written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
çek
of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
çek
native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
çek
{i} check

The bank will cash your fifty dollar check. - Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.

He opened a checking account with the bank. - O, bankada bir çek hesabı açtı.

çek
rollup
çek
lure

Tom lured us into a trap. - Tom bizi bir tuzağa çekti.

The music lured everyone. - Müzik herkesin ilgisini çekti.

çek
pull#on
çek
pullon
çek
drawaway
önden çekiş
front drive
Türkçe - Türkçe
halk ağzında Ağız kavgası
Bir motorun çekme gücü
Çekme işi veya biçimi: "Bir düğümü bir çekişte açmak imkânını temin eden kesik ip ucunu bulunca durdular."- P. Safa
Ağız kavgası, çekişme
Yaylı çalgıların çalınış tekniğinde, yayın topuktan buruna doğru sürtülmesi
Ağız kavgası
Çekme işi veya biçimi
ÇEK
(Osmanlı Dönemi) Çekoslovakya, Bohemya ahalisinden olan ve Çek'ce konuşan kavim ki, Osmanlı metinlerinde "çeh" diye geçer
Çek
Çek halkına özgü olan
Çek
Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse
çek
Bir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge