He is handsome and clever.
- O, yakışıklı ve akıllıdır.
My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
- Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
It is easy to be wise after the event.
- Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır.
She is very beautiful, and what is more, very wise.
- O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.
He's smarter than her.
- O ondan daha akıllıdır.
She's really smart, isn't she?
- O gerçekten akıllı, değil mi?
The man is intelligent and industrious.
- Adam akıllı ve çalışkan.
Susan, Juan's sister, is very intelligent.
- Juan'ın kız kardeşi Susan çok akıllı.
Better to be a happy fool than an unhappy sage.
- Mutsuz bir akıllı olmaktansa mutlu bir aptal olmak daha iyidir.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
- Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
He was a very smart lawyer and politician.
- O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
- Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
Tom said that Mary was bright.
- Tom Mary'nin akıllı olduğunu söyledi.
You're brighter than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha akıllısın.
I'm the last sane man in the world.
- Ben dünyadaki son akıllı adamım.
Tom is really smart and also kind of cute.
- Tom gerçekten akıllı ve aynı zamanda sevimli sayılır.
She is older and wiser now.
- O,şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır.
Jack is a lot wiser than anybody else.
- Jack başka herhangi birinden daha akıllıdır.
Most of the women credit card holders are judicious in using their cards.
- Kadın kredi kartı sahiplerinin çoğu, kartlarını akıllıca kullanır.
Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
- Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.
One should bear in mind that time is money.
- İnsan paranın zaman olduğunu akılda tutmalıdır.
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
- Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!
- Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!
She knows better than to argue with him.
- O, onunla tartışmayacak kadar akıllıdır.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
This reasoning is really insane.
- Bu akıl yürütme gerçekten delice.
The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
- Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
Who is the brains of this operation?
- Bu operasonun akıl hocaları kimdi?
Tom was sent to a mental hospital.
- Tom bir akıl hastanesine gönderildi.
Are you mentally ill?
- Akıl hastası mısınız?
Sami was smart enough to listen to Layla's advice.
- Sami, Leyla'nın tavsiyesini dinleyecek kadar akıllıydı.
It was wise for you not to follow his advice.
- Onun tavsiyesine uymamanız akıllıca oldu.
That's a clever idea.
- Bu akıllıca bir fikir.
Actually that's a smart idea.
- Aslında o akıllıca bir fikir.
Health and intellect are the two blessings of life.
- Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.
Use your head to save your heels.
- Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.
You've got a good head on your shoulders.
- Sen akıllı ve zeki birisin.