Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.
- Ken and his brother are very much alike.
Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.
- When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.
Bu kalemler benzeyebilir ama aynı değiller.
- These pencils might look alike but they're not the same.
Biz bütün ziyaretçilere aynı davranırız.
- We treat all visitors alike.
Sen ve ben benzer şekilde düşünüyoruz.
- You and I think alike.
Sen ve ben benzer şekilde düşünmüyoruz.
- You and I don't think alike.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
İstediğiniz herhangi bir dilde yazabilirsiniz. Tatoeba'da bütün diller eşittir.
- You may write in any language you want. On Tatoeba, all languages are equal.
Bir artı iki üçe eşittir.
- One plus two is equal to three.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür.
- Whether you pick the Lions or Tigers to win, the result will be a toss-up because both teams are equally strong.
Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
- Tom's children all look alike.
Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
- All those flowers look alike.
Her ikisi de aynı derecede makul.
- Both are equally plausible.
Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.
- They made equally tough demands.
O, görev için yeterli değildir.
- He is not equal to the task.
The twins were alike.
We are all alike concerned in religion.
Person B: More like fools seldom differ in this case.
... all the major labels and Indies alike. ...