şarkı söyleme

listen to the pronunciation of şarkı söyleme
التركية - الإنجليزية
sing

We all felt embarrassed to sing a song in public. - Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

I carried on singing. - Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.

song

I would like you to sing a song. - Senin bir şarkı söylemeni istiyorum.

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

{i} singing

I carried on singing. - Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.

When we went to karaoke, Tom went on singing all night. - Karaoke'ye gittiğimizde, Tom bütün gece şarkı söylemeye devam etti.

chant
şarkı söylemek
sing
şarkı söylemek
sang
şarkı söyle
sing

They're able to sing. - Onlar şarkı söyleyebilirler.

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

şarkı söyle
sang

We sang, danced and chatted after dinner. - Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.

We sang while hiking. - Yürürken şarkı söyledik.

şarkı söyle
sing a song
şarkı söyle
{f} singing

I carried on singing. - Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.

I heard the boys singing. - Ben erkek çocukların şarkı söylediğini duydum.

şarkı söyle
sung

Have you ever sung in French? - Hiç Fransızca şarkı söyledin mi?

Until last night, I had never sung in French. - Dün geceye kadar, hiç Fransızca şarkı söylemedim.

hep beraber şarkı söyleme
barbershop singing
şarkı söyle
croon
şarkı söylemek
have a sing
şarkı söylemek
sing a song
şarkı söylemek
chant
şarkı söylemek
descant
şarkı söylemek
a) to sing (a song) b) to chant
التركية - التركية
teganni
Şarkı söylemek
teganni etmek
Şarkı söylemek
(Osmanlı Dönemi) TENAGGUM
şarkı söyleme
المفضلات