Tom came here today looking to start a fight.
- Tom bugün bir kavga başlatmak için buraya geldi.
Tom certainly looks like he wants to start a fight.
- Tom kesinlikle bir döğüşü başlatmak istiyor gibi görünüyor.
Birth is, in a manner, the beginning of death.
- Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
He began to work for that company last year.
- O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
Next month it'll be five years since he began playing the violin.
- Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
He stopped smoking and started running.
- Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.
Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.
- Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.
The general decided to launch an offensive against the enemy camp.
- General düşman kampına karşı bir saldırı başlatmaya karar verdi.
They decided to launch a major attack.
- Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
The beginning is the most important part of the work.
- Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
My memory of her has begun to recede.
- Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
The journey has just begun.
- Yolculuk henüz başladı.
Now I must go about my work.
- Şimdi işime başlamalıyım.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
She had no idea how to set about her work.
- İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.
We got up early and set about cleaning our house.
- Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.
We must get down to our homework.
- Biz ödevimize başlamalıyız.
I've never seen him really get down to work.
- Onun gerçekten işe başladığın asla görmedim.
Direct flights between New York and Tokyo commenced recently.
- New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.
Tom's trial commenced three days later.
- Tom'un davası üç gün sonra başladı.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day.
- Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.
Tom didn't start the brawl.
- Kavgayı Tom başlatmadı.
Starting a fight with Tom wasn't such a good idea.
- Tom'la bir döğüş başlatmak çok iyi bir fikir değildi.