eğitilmiş

listen to the pronunciation of eğitilmiş
التركية - الإنجليزية
trained

The dog is trained to watch for thieves. - Köpek hırsızları izlemek için eğitilmiştir.

The monkey, trained properly, will be able to do a lot of tricks. - Düzgün eğitilmiş maymun bir sürü oyun yapabilecek.

seasoned
eğit
{f} educated

My very educated mother just showed us nine planets. - Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.

He was educated at Oxford. - O, Oxford Üniversitesi'nde eğitim gördü.

eğit
{f} trained

He was trained as a lawyer. - O bir avukat olarak eğitildi.

I trained the dog to do tricks. - Oyun yapması için köpeği eğittim.

eğit
{f} training

Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels. - Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.

They needed jobs and training. - Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.

eğit
educate

Ford was poorly educated. - Ford kötü eğitim gördü.

You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad. - İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.

eğit
{f} train

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now. - O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.

eğit
{f} schooling

I will have to wait till I finish schooling and start earning money. - Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

Fadil paid for Layla's schooling. - Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.

eğit
reeducate
iyi eğitilmiş
thoroughpaced
önceden eğitilmiş bireysel insan gücü
(Askeri) pretrained individual manpower
özel amaçlı eğitilmiş
purpose trained
eğitilmiş
المفضلات