Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- I'm sorry, but I think you're mistaken.
Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
- It appears to me you are mistaken.
Tom yanılmış olduğu ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that he was mistaken.
Ne yazık ki yanılmıştır.
- He is sadly mistaken.
Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır.
- A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.
Tom sık sık yanlışlıkla bir öğrenciye benzetilir.
- Tom is often mistaken for a student.
Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
- To make mistakes is not always wrong.
Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt.
- If you see a mistake, then please correct it.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Faturamda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
- I think there's a mistake in my bill.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make a mistake.
İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
O, bir kez daha, tamamen hatalı.
- It is, once again, completely erroneous!
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Üzgünüm! Ben yanlışlıkla bitirmeden Gönder'e tıkladım.
- Sorry! I mistakenly clicked on Send before I was finished.
Sanırım o email'i yanlışlıkla Tom'a gönderdim.
- I think I mistakenly sent that email to Tom.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
... Second, I think it's a mistaken notion to say that ...
... Elite Institution Cognitive Disorder is the mistaken belief ...