I was not conscious of her presence.
- Onun varlığının bilincinde değildi.
I myself was not conscious of it, but I may have been jealous of his success.
- Kendim onun bilincinde değildim, fakat onun başarısını kıskanıyor olabilirim.
Life is a state of consciousness.
- Hayat bir bilinç halidir.
Tom has regained consciousness.
- Tom yeniden bilinç kazandı.
Tom never regained consciousness.
- Tom asla yeniden bilinç kazanmadı.
His rudeness was conscious, not accidental.
- Onun kabalığı tesadüfi değil bilinçliydi.
Conscience is the knowledge that someone is watching.
- Bilinç birinin izlediği bilgidir.