Don't you have anything smaller than that?
- Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
Let me know if you are in need of anything.
- Eğer bir şeye ihtiyacın olursa haberim olsun.
Give me something to do.
- Bana yapacak bir şey ver.
I've brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
Does that ring a bell?
- Bu size bir şeyler hatırlatıyor mu?
That name doesn't ring any bells.
- O isim bir şey hatırlatmıyor.
This is not at all what Tom expected.
- Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
Tom never opens his mouth without complaining about something.
- Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz.
I'm going to help Tom do something this afternoon.
- Bu öğleden sonra Tom'un birşeyler yapmasına yardım edeceğim.
Don't you have anything smaller than that?
- Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
Can you see anything at all there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
Each time I see Mary, I learn something new and important from her.
- Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum.
I want to tell you something important.
- Sana önemli bir şey söylemek istiyorum.