duygular

listen to the pronunciation of duygular
Türkisch - Englisch
feelings

We were afraid that we might hurt his feelings. - Biz onun duygularını incitmekten korktuk.

I may have hurt his feelings. - Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

emotions

She can't control her emotions. - O, duygularını kontrol edemez.

Are you afraid of any emotions? - Duygulardan korkar mısın?

duygu
emotion

Tom got a grip on his emotions. - Tom duygularını kontrol altına aldı.

Cats show emotional habits parallel to those of their owners. - Kediler sahiplerininkine paralel duygusal alışkanlıklar gösterir.

duygu
feeling

We were afraid that we might hurt his feelings. - Biz onun duygularını incitmekten korktuk.

He looked confident but his inner feelings were quite different. - Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.

duygu
{i} feel

I may have hurt his feelings. - Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

Her feelings are easily hurt. - Onun duyguları kolayca incinir.

duygu
sensation

Pain is an entirely personal sensation. - Ağrı tamamen kişisel bir duygudur.

I can't feel anything in my left foot; there's no sensation at all. - Ben sol ayağımda bir şey hissedemiyorum; hiç duygu yok.

duygu
{i} sense

He has an acute sense of observation. - O güçlü bir gözlem duygusuna sahiptir.

A dog's sense of smell is much keener than a human's. - Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.

duygu
feelings

I may have hurt his feelings. - Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.

We were afraid that we might hurt his feelings. - Biz onun duygularını incitmekten korktuk.

duygu
sentiment

I didn't even know that these sentiments still existed. - Böyle duyguların hâlâ var olduğunu bilmiyordum bile.

The desire to survive and the fear of death are artistic sentiments. - Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır.

duygu
chord
duygu
feeling, attitude
duygu
communion
duygu
susceptibilities
duygu
(Pisikoloji, Ruhbilim) affect

He shows warm affection for his children. - O, çocukları için sıcak duygusal yakınlık gösteriyor.

Don't toy with her affections. - Onun duyguları ile oyun oynama.

duygu
sensation, sense reception
bazı duygular
some feelings
duygu
sensus
duygu
sentiment, bond of sentiment
duygu
be feeling
duygu
of feeling
Duygu
(isim) Feeling, emotion
birincil duygular
(Pisikoloji, Ruhbilim) primary emotions
duygu
feeling, emotion; sense, sensation
karışık duygular
mixed feelings
karışık duygular besleyen
ambivalent
milli duygular
national feelings
romantik duygular
romantics
Türkisch - Türkisch
hava
Duygu
his
duygu
Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim
Duygu
ihtisas
duygu
Ahlaki, estetik vb
duygu
şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği
duygu
Önsezi
duygu
Ahlâki, estetik vb. şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği
duygu
Duyularla algılama, his
duygu
Kendine özgü bir ruhî hareket ve hareketlilik
duygu
Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik: "Bütün bu hatıraların yerini bir tek duygu, fena bir duygu, fenayım, fena oluyorum, çok fenayım duygusu kapladı."- P. Safa
duygu
Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim: "Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa, duygu payı da ondan az değildir."- B. Felek. Önsezi: "Yolunuzu değiştirmeniz lazım geldiğini de sezecek kadar bir duygum vardır."- A. Gündüz
duygular
Favoriten