I stole your bag because I ran out of money.
- Çantanı çaldım çünkü param kalmamıştı.
This book, which was once a best seller, is now out of print.
- Bir zamanlar bir best seller olan bu kitabın artık baskısı kalmamış.
Words fly away, the written remains.
- Söz uçar, yazı kalır.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
We stayed overnight in Hakone.
- Bir geceliğine Hakone'de kaldık.
I'd like to stay one more night. Is that possible?
- Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
- Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.
A man named George was staying at a hotel.
- George adında bir adam bir otelde kalıyordu.
The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
- Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
- Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
The problem remains to be solved.
- Sorun çözülmeden kalır.
The hotel remains closed during the winter.
- Otel kış boyunca kapalı kalır.