The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
- Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
- Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
He cannot have done such a thing.
- Öyle bir şey yapmış olamaz.
She can't have done such a thing.
- O öyle bir şey yapmış olamaz.
A molecule is made up of atoms.
- Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
- Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
- Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The committee had a long session.
- Komite uzun bir oturum yaptı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
Butter is made from cream.
- Tereyağı kaymaktan yapılır.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
- O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.
Tom committed a bank robbery.
- Tom bir banka soygunu yaptı.