dive into

listen to the pronunciation of dive into
İngilizce - Türkçe
dalmak

Nehre dalmak istiyorum. - I want to dive into the river.

pike yapmak
dive into the crowd
kalabalığa dalmak
dive into the crowd
kalabalığın içine dalmak
profound
{s} içine işleyen

Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı. - Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.

profound
{s} derin

Sorularınız giderek daha derinleşiyor. - Your questions are getting progressively more profound.

Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı. - It had a profound effect on me.

profound
meselelerin özünü kavrayan
profound
yoğun
profound
sorunların derinliğine inen
go into a nose dive
başaşağı gitmek
go into a nose dive
(deyim) baş aşağı gitmek
profound
profoundlyde- rinden
profound
{s} bilge
profound
umman
profound
abis
profound
derya
profound
{s} şiddetli
profound
profoundnessderinlik
profound
{s} içe işleyen
profound
esaslı olarak
profound
tamamen
profound
(Tıp) Derin, profundus
profound
{s} 1. derin; büyük; yoğun: a profound impression büyük bir etki/derin bir iz. a profound mystery büyük bir sır. a profound remark büyük bir
profound
çok derin,derin
profound
{s} adamakıllı
İngilizce - İngilizce
{v} profound
dive into