görgü

listen to the pronunciation of görgü
Türkçe - İngilizce
good manners

I was appalled by her lack of good manners. - Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.

You can teach good manners to children without resorting to punishment. - Cezaya başvurmadan çocuklara görgü öğretebilirsiniz.

cultivation
good manners, breeding
manners, etiquette; experience
breeding
convenances
etiquette

There's proper etiquette for everything, even an orgy. - Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.

Grace
witnessing, having seen something personally
manners

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs. - Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

I was appalled by her lack of good manners. - Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.

manner

I'm going to have to teach you all some manners! - Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım!

This book is on the manners and customs of America. - Bu kitap Amerika'nın görgü ve gelenekleri üzerinedir.

görgü kuralları
etiquette
görgü tanığı
eyewitness

One eyewitness is better than ten earwitnesses. - Bir görgü tanığı, on tane kulak misafirinden daha iyidir.

We've found an eyewitness that says you shot Tom. - Senin Tom'u vurduğunuzu söyleyen bir görgü tanığı bulduk.

görgü gereği
de rigueur
görgü kuralları
breeding
görgü kuralları
rules of good manners, etiquette
görgü kuralları
the rules of good manners, etiquette
görgü kuralları
proprieties
görgü kuralları
do's and don'ts
görgü kuralları
respectabilities
görgü tanıklığı yapmak
eyewitness
askeri görgü
(Askeri) military courtesy
uluslar arası görgü kuralları
(Hukuk) comitas gentium
Türkçe - Türkçe
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kuralları, terbiye, adabımuaşeret
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kuralları, terbiye, adabımuaşeret: "İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor."- O. C. Kaygılı
Görmüş olma durumu
Bir kimsenin, yaşayarak ve deneyerek elde ettiği birikim, deneyim
terbiye
tecrübe
adap
görgü fukarası
Görgüsü az veya iyi olmayan (kimse)
görgü kuralları
Bir toplumda veya toplulukta, davranışların dış biçimlerini denetlemeye yönelik olan kuralların bütünü, adabımuaşeret
görgü tanığı
Tanıklığı, olay görmüş olmasına dayanan tanık
görgü