gümrüksüz

listen to the pronunciation of gümrüksüz
Türkçe - İngilizce
duty-free

Tom bought a bottle of vodka and some perfume at the duty-free shop. - Tom gümrüksüz mallar mağazasından bir şişe votka ve birkaç parfüm satın aldı.

I didn't buy anything at the duty-free shops. - Gümrüksüz mağazalardan herhangi bir şey almadım.

smuggled (goods)
duty free
customs free
dutyfree
gümrük
customs

The customs officials examined the boxes. - Gümrük memurları kutuları inceledi.

Please fill out the Customs Declaration Form. - Lütfen Gümrük Beyan Formunu doldurun.

gümrüksüz bölgeler
(Hukuk) customs free zone
gümrüksüz mallar mağazası
duty free shop
gümrük
custom

The customs officials examined the boxes. - Gümrük memurları kutuları inceledi.

A customs declaration is required. - Bir gümrük beyanı gereklidir.

gümrük
duty

Is this a duty-free shop? - Bu bir gümrüksüz-mallar mağazası mı?

These goods are free of duty. - Bu mallar için gümrük vergisi yok.

gümrük
(Ticaret) customs bureau
gümrük
(Ticaret) customshouse
gümrük
customs house
gümrük
custom of
gümrük
customs; customs house; tariff, duty
gümrük
tariff

President Arthur wanted to reduce the tariffs. - Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.

Some of the tariffs were as high as sixty percent. - Bazı gümrük vergileri yüzde 60'a varıyordu.

gümrük
duty; tariff
gümrük
customshouse, customhouse
gümrük
customhouse
gümrük
customs, customs bureau (as an agency of the state)
uçakta gümrüksüz ürünler satıyor musunuz
Do you sell duty free goods on board
Türkçe - Türkçe
Gümrük vergisi ödenmemiş, kaçak
Gümrük vergisi ödenmesi gerekmeyen
gümrük
Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşya üzerinden alınan vergi
gümrük
Bir ülkenin giriş ve çıkışında gümrük denetim ve gözetiminin yapıldığı yer
gümrük
Bir ülkenin giriş ve çıkışında gümrük denetim ve gözetiminin yapıldığı yer: "Sayfaları girip çıktığı gümrüklerin dalgalarıyla dolu pasaportlar eskitti."- N. Cumalı
gümrük
Bir verginin alınması işlemiyle uğraşan devlet kuruluşu
gümrüksüz