hırslı

listen to the pronunciation of hırslı
Türkçe - İngilizce
avid

Tom is an avid tennis player. - Tom hırslı bir tenis oyuncusu.

Tom is an avid art collector. - Tom hırslı bir sanat kolleksiyoncusu.

ambitious

You're not ambitious enough, Tom. - Tom, yeteri kadar hırslı değilsin.

Tom is ambitious and optimistic. - Tom hırslı ve iyimserdir.

competitive
passionate

She is very intelligent and passionate. - O çok zeki ve hırslı.

Mary is very passionate about her work. - Mary işi hakkında çok hırslı.

angry
high-flying
desirous
(Argo) hardball
ambition

Mary wanted to marry a man with ambition. - Mary hırslı bir adamla evlenmek istiyordu.

voracious

Tom is a voracious reader. - Tom hırslı bir okuyucu.

They're intelligent and voracious. - Onlar zeki ve hırslı.

impassioned
high flying
covetous
greedy

He is selfish and greedy. - O bencil ve hırslıdır.

uptight
greedy for
ambitious, passionate, desirous, greedy, avaricious " tutkulu, haris; angry, furious" öfkeli, kızgın
filled with desire, ambitious
avaricious
greed

He is selfish and greedy. - O bencil ve hırslıdır.

hırs
greed

Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla. - Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.

The earth can satisfy our needs but not our greed. - Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.

hırs
passion

I have always been very passionate about politics. - Politika konusunda daima çok hırslı oldum.

I'm passionate about my job. - Ben işim hakkında hırslıyım.

hırs
{i} ambition

That politician is full of ambition. - Bu politikacı hırs dolu.

She realized her ambition to become a great scientist. - O, onun büyük bir bilim adamı olma hırsını anladı.

hırslı bir şekilde
envyingly
hırslı bir şekilde
ambitiously
hırslı bir biçimde
avidly
hırslı bir şerkilde
desirously
hırslı olma
covetousness
hırslı ve başarılı
(Konuşma Dili) up-and coming
hırs
{i} desire
hırs
{i} mettle
hırs
lust
hırs
rage
hırs
mammon
hırs
rapaciousness
hırs
avidity
hırs
{i} anger
hırs
greediness
hırs
avarice
hırs
cupidity
aşırı hırslı
over ambitious
hırs
passion, ambition, avarice, greed; fury, anger, rage
hırs
glow
hırs
voracity
hırs
rapacity
hırs
fire
hırs
forwardness
hırs
powerful desire (to attain a particular end), ambition
hırs
avid

Tom is an avid tennis player. - Tom hırslı bir tenis oyuncusu.

She is an avid reader. - O hırslı bir okuyucu.

Türkçe - Türkçe
Öfkeli, kızgın
Doymak bilmeyen, aşırı istekli, tutkulu, haris
Doymak bilmeyen, aşırı istekli, tutkulu, haris. Öfkeli, kızgın: "Daima hırslı, hırçın, sinirli, hislerine düşkün eniştemiz ..."- A. Ş. Hisar
muhteris
HIRS
(Osmanlı Dönemi) Saklamak
Hırs
(Osmanlı Dönemi) KELB
Hırs
(Osmanlı Dönemi) ŞEAF
Hırs
(Osmanlı Dönemi) HELA'
hırs
Ayı
hırs
Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku
hırs
Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku. Öfke, kızgınlık: "Hırsımdan bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün diye bağırdım."- H. C. Yalçın
hırs
Öfke, kızgınlık