ingiltere

listen to the pronunciation of ingiltere
Türkçe - İngilizce
England

She is coming from England. - O İngiltere'den geliyor.

The Normans conquered England in 1066. - Normanlar İngiltere'yi 1066'da ele geçirdi.

united kingdom

This book deals with life in the United Kingdom. - Bu kitap İngiltere'deki yaşamı ele alır.

Why are you visiting the United Kingdom? - Neden İngiltere'yi ziyaret ediyorsun?

Albion
uk
İngiltere
{i} England

England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain. - İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.

The Normans conquered England in 1066. - Normanlar İngiltere'yi 1066'da ele geçirdi.

İngiltere
Blighty
İngiltere
Albion
İngiltere
(Konuşma Dili) Great Britain
İngiltere
Great Britain

Great Britain has voted to leave the European Union. - İngiltere Avrupa Birliğini terk etmek için oy kullandı.

Great Britain consists of Wales, England, and Scotland. - Büyük Britanya; Galler, İngiltere ve İskoçya'dan oluşur.

İngiltere
John Bull
ingiltere bankası
(Kanun,Ticaret) bank of england
ingiltere ingilizcesi
british english
ingiltere konsolosluğu
(Politika, Siyaset) british consulate
ingiltere kraliçesi
queen of england
ingiltere yasama meclisi
British legislators
ingiltere'de üretilen sentetik lif
synthetic fibers produced in Britain
ingiltere'nin bilinen en eski adı
Britain's oldest known name
ingiltere akademisi
(Eğitim) british academy
ingiltere baş konsolosluğu
(Politika, Siyaset) british consulate general
ingiltere quarto
(Bilgisayar) uk quarto
Dört Taraflı (ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya) Standartlaştırma Anlaşması
(Askeri) quadripartite standardization agreement
avam kamarası (ingiltere)
(Politika, Siyaset) house of commons
avam kamarası (ingiltere)
(Politika, Siyaset) british house of commons
toplu dua kitabı (ingiltere)
(Tarih) book of common prayer
uzun parlamento (ingiltere)
(Tarih) long parliament
yeni örnek ordu (ingiltere)
(Tarih) new model army
İngiltere
{s} English

Born in England, he speaks British English. - İngiltere'de doğdu, İngiltere İngilizcesi konuşuyor.

She didn't speak English when she arrived in England. - O İngiltere'ye geldiğinde İngilizce bilmiyordu.