After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
People are sometimes tempted to eat more than they should.
- İnsanlar bazen yemeleri gerekenden daha fazla yemek isterler.
Will humanity be able to prevent the degradation of ecosystems?
- İnsanlar ekosistemin bozulmasını önleyebilecek mi?
So long as we are among humans, let us cherish humanity.
- İnsanlar arasında olduğumuz sürece, insanlığa değer verelim.
Human beings, whether they realise it or not, continually seek happiness.
- İnsanlar, bunun farkında olsun veya olmasın, sürekli mutluluk ararlar.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
It was a pleasure working with you folks.
- Siz insanlarla çalışmak bir zevkti.
Get these folks some drinks.
- Bu insanlara bazı içecekler alın.
Laughter is a feature of mankind.
- Kahkaha insanların bir özelliğidir.
The internet is one of mankind's greatest achievements. Now, if you'll excuse me, I'm off to post a photo of my cat on my blog.
- İnternet insanların en büyük başarılarından biri. Şimdi, affınıza sığınarak, ayrılayım; bloguma kedimin fotoğrafını ekleyeceğim.
They would compare people to cattle.
- İnsanları öküzle kıyaslarlardı.
The Masai people drink a mixture of milk and cattle blood.
- Masai insanları, süt ve sığır kanının bir karışımını içerler.
Get these folks some drinks.
- Bu insanlara bazı içecekler alın.
In Dutch folklore, kabouters are tiny people who live underground.
- Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.
Products with GMO are dangerous to human life.
- GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
War is a crime against humanity.
- Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
Today, many people worry about losing their jobs.
- Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.
There are many people in Asia.
- Asya'da bir sürü insan vardır.
Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water.
- İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.
Human beings succeeded in flying into space.
- İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
What sort of person would do that kind of thing?
- O tür şeyi ne tip insan yapardı?
Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
Isn't that the most humane punishment for criminals?
- Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?
Human beings succeeded in flying into space.
- İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
- İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
Tom doesn't like it when people invade his personal space by standing too close to him.
- İnsanlar ona çok yakın durarak onun kişisel alanını istila ettiğinde Tom bunu sevmez.
People have different personalities.
- İnsanların farklı kişilikleri var.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
He's a good judge of character.
- O iyi bir insan sarrafı.
I've always been a good judge of character.
- Her zaman insan sarrafıydım.
You are a mean person.
- Sen kötü bir insansın.
I am an honest person.
- Ben dürüst bir insanım.
Does mankind have dominion over animals and birds?
- İnsanların hayvanlar ve kuşlar üzerinde hakimiyeti var mıdır?
The people don't like the birds.
- İnsanlar kuşları sevmiyorlar.
Each human being is an individual.
- Her insan bir bireydir.
Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
- Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age.
- Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.
Some people believe that Japan is No.1 in everything.
- Bazı insanlar Japonya'nın her şeyde 1 numara olduğuna inanıyor.
Some people hate to argue.
- Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning.
- İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.
After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
- İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
Above the moon, everything is eternal; below, there is nothing save mortality.
- Ayın üstünde, her şey sonsuz; altında, insanoğlu hariç bir şey yok.
The people on this earth are all mortals.
- Bu dünyadaki insanların hepsi ölümlüdür.
Slavery is a crime against humanity.
- Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.
Slavery is a crime against humanity.
- Angarya, insanlık dışı bir suçtur.
What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess.
- Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.
Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism.
- Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.
He is a very forgetful fellow.
- O, çok unutkan bir insandır.
I'm a creature of habit.
- Ben bir alışkanlıkların insanıyım.
Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits.
- İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.