Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
... they can send abroad to grow their economy. So we've developed a robust civilian capacity. ...
... grants that go to people going to college. I'm planning on continuing to grow, so I'm ...