Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Yaptığına gerçekten minnettarım.
- I really appreciate what you've done.
Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum.
- Really? I thought she'd be the last person to get married.
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
- Do you really think so?
Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi?
- I really don't have much choice, do I?
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
- The royal jewels are kept under lock and key.
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
- Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum.
- Even if he's very nice, I don't really trust him.
Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
- I really want another chance.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Bence Tom cevabı cidden bilmiyor.
- I think Tom really doesn't know the answer.
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi.
- Tom talked for a long time, but didn't really say much.
Ben aslında geveze birisi değilimdir. Sadece sana anlatacak çok şeyim var.
- I'm not really a talkative person. It's just that I have a lot of things to tell you.
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
- Really?! Man, you're kidding right?
Havaalanında ona krallara layık bir uğurlama yaptık.
- We gave him a royal send-off at the airport.
Unless it was decreed royally, it never got done.
He will be royally annoyed if you change his work.
Royal - he had been his mother's little king. Most of his mates called him Roy. Perhaps only her and Mrs Natwick had stuck to the christened name, they felt it suited.