ürkütmek

listen to the pronunciation of ürkütmek
Турецкий язык - Английский Язык
scare
startle

I didn't mean to startle you. - Seni ürkütmek istemedim.

appall
appal
to terrify, to startle, to frighten, to scare
start

I didn't mean to startle you. - Seni ürkütmek istemedim.

administer a shock
to retard the growth of (a plant)
give smb. a start
to give (someone) a sudden fright
to startle; to cause (an animal) to shy
give a start
to flush (birds)
frighten
terrify
boggle
fincancı katırlarını ürkütmek
to get oneself into trouble with people who can harm one, open Pandora's box
Турецкий язык - Турецкий язык
Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek
Korkutup kaçırmak
Ürküntü vermek
Kuşkulandırmak: "Ali Rıza Bey hemen kendini topladı
Korkutmak
Korkutup kaçırmak: "Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu."- M. Ş. Esendal
Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu."- R. N. Güntekin
Ürküntü vermek: "Görünüşlerindeki ürkütücü vahşiliğe rağmen çehrelerinde anlaşılmaz bir mazlumluk ve sükûnet vardır."- R. N. Güntekin
Kuşkulandırmak
Korkutmak: "Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu."- Y. K. Karaosmanoğlu
ürkütme
Ürkütmek işi
ürkütmek
Избранное