-a kadar

listen to the pronunciation of -a kadar
Турецкий язык - Английский Язык

Определение -a kadar в Турецкий язык Английский Язык словарь

-a kadar
-Up
-e kadar
till
-e kadar
by the time
ağzına kadar dolu olmak
brim
başından sonuna kadar
all the way
bu kadar
this

She'd never been this frightened before. - O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.

Is it this hot every day? - Her gün bu kadar sıcak mı?

yeteri kadar
enough

It is boiled just enough. - Sadece yeteri kadar kaynatılır.

This book is easy enough for me to read. - Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.

-e kadar
through
-e kadar
until
-e kadar
down to
-e kadar
to
-ye kadar
until
bu kadar
that's it

That's it. I've done everything I can. - Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.

I believe that's it for now. - Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.

bu kadar
that

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

Can a two-year-old boy run that fast? - İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?

e kadar
by the time
e kadar
(Havacılık) through
hepsi bu kadar teşekkürler
that's all
inceye kadar
until
kadar
as as
kadar
as well as

The rich have trouble as well as the poor. - Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.

Linda can dance as well as Meg. - Linda Meg kadar iyi dans edebilir.

kadar güçlü
as strong as
nereye kadar?
how far

How far do I have to go? - Nereye kadar gitmek zorundayız?

How far are you willing to take this? - Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?

yeteri kadar
sufficiently
-e kadar
up to
ardına kadar
wide

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

Tom opened his eyes wide. - Tom gözlerini ardına kadar açtı.

ardına kadar açık
wide

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

Fadil found the door wide open. - Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.

-den -e kadar
from to
-e kadar
up
-e kadar
by
-e kadar
thru
-e kadar
as well as
-e kadar
as far as
-e kadar
pending
bacak kadar
squat
bacak kadar
very short
bacak kadar
tiny
bit kadar
tiny
bit kadar
very small
bu kadar
this thing
bu kadar
that much

I'm not going to eat that much. - Bu kadar fazla yemeyeceğim.

I know that much myself. - Kendimi bu kadar tanıyorum.

bu kadar
this quantity
bu kadar
such

Why did you buy such an expensive dictionary? - Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?

You don't have to give yourself such airs. - Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.

bu kadar mı
is that all
dibine kadar gömülmek
(deyim) entangle with
dize kadar
(deyim) knee-deep
e kadar
(Havacılık) up
e kadar
(Havacılık) thru
e kadar
down to
e kadar giden
date back
elden geldiği kadar
with might and main
elinden geldiği kadar çabuk
as fast as he could lick
en ince ayrıntısına kadar
blow-by-blow
en ince detayına kadar
in depth
en ince noktasına kadar
up to the mark
eve kadar optik lif
(Bilgisayar,İnşaat) fiber to the home
hepsi bu kadar
that's all
herkes kadar iyi
(deyim) with the best of them
kadar
proportion
kadar
as near as
kadar
as big as

I am about as big as my father now. - Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.

The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration. - Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.

kadar
degree

To what degree can we trust him? - Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?

I agree with you to a degree. - Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.

kadar
about

The population of Italy is about half as large as that of Japan. - İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.

Your income is about twice as large as mine is. - Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.

kadar
as much

The news surprised him as much as it did me. - Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.

As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships. - Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.

kadar
as... as
kadar
so as

Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning. - Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.

Try to do so as far as the station. - İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.

kadar
something like

Nobody will pay that much for something like that. - Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemeyecek.

I'm too old to do something like that. - Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.

kadar
amounting
kadar
degre

The suspect was given the third degree until he confessed his crime. - Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

kadar
or so

I expect to stay in Boston a day or so. - Bir güne kadar Boston'da kalmayı umuyorum.

You will get well in a week or so. - Bir haftaya kadar iyileşeceksin.

kadar
as much ... as
kadar
insomuch as
kadar
some

I must have it done somehow by six. - Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

kadar
amount

What does the bill amount to? - Fatura ne kadar tutuyor?

Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week. - Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.

kadar düzenli
as regular as
kadar süre
by
kadar çirkin
as ugly as
kadar çılgın
as mad as
kadar özgür
as free as
mümkün olduğu kadar
all the way
mümkün olduğu kadar erken
as early as possible
mümkün olduğu kadar yakın
as near as possible
mümkün olduğu kadar çabuk
as soon as
mümkün olduğu kadar çok
as much as possible
ne kadar
how long

How long did they live in England? - Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?

How long will you remain in London? - Londra'da ne kadar kalacaksın?

ne kadar süre
how long

How long have you been in this town? - Ne kadar süredir bu kasabadasın?

After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here. - Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.

parmak kadar
small
ta -e kadar
clear to
tepeden tırnağa kadar
from head to toe
tepeden tırnağa kadar
from head to foot
yeteri kadar vermemek
stint
yeteri kadar çok
substantially
yeterli kadar
sufficiently
yeterli kadar
adequately
yeterli kadar
sufficient
yolun sonuna kadar
all the way
zerre kadar
a modicum of
zerre kadar
in the slightest degree
zerre kadar
shadow of
zerre kadar
not at all
zerre kadar
(Dilbilim) at all
zerre kadar değil
not in the least
zerre kadar şüphe kalmamak
without a shadow of a doubt
ne kadar uzun
how long

How long is this pencil? - Bu kalem ne kadar uzundur?

How long that bridge is! - Köprü ne kadar uzunmuş!

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
(Atasözü) Cheats never prosper
akıl almayacak kadar çok
as much as you can't even imagine
avuç içi kadar
palms up
bir dereceye kadar
certain extent
bu ne kadar
How much of this
cehenneme kadar yolun var
go to hell
en ince ayrıntısına kadar, etraflıca
thoroughly, thoroughly
kadar az
as few as
ne kadar
how

How far away is the airport? - Havaalanı ne kadar uzak?

She told me how it was wrong to steal. - O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.

ne kadar yazık
What a shame!
ne kadar çok
how much
pek o kadar değil
Not so much
sonrasına kadar
Until after
sonuna kadar
end

We disputed the victory to the end. - Zaferi sonuna kadar tartıştık.

You must carry the task through to the end. - Sonuna kadar görevi taşımalısın.

yarısına kadar
half
öyle, o kadar, o derece
So, so, so deeply
şimdilik bu kadar
That's all for now
ne kadar erken o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çabuk olursa o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çok olursa o kadar iyi
the more the better
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение -a kadar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

abdalın dostluğu köy görünceye kadar
(deyim) Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser
Английский Язык - Турецкий язык

Определение -a kadar в Английский Язык Турецкий язык словарь

till kadar
para çekmecesi, kasa
till kadar
(toprağı) sürmek, işlemek
-a kadar

    Расстановка переносов

    a ka-dar

    Произношение

    Этимология

    [ & ] (noun suffix.) New Latin, from -a.
Избранное