değişmiş

listen to the pronunciation of değişmiş
Турецкий язык - Английский Язык
(İnşaat) changed

She had changed so much that I couldn't recognize her. - O, o kadar değişmiş ki onu tanıyamadım.

If Cleopatra's nose had been shorter, the whole face of the world would have been changed. - Kleopatra'nın burnu daha kısa olsaydı dünyanın bütün yüzü değişmiş olurdu.

altered; mutant
{s} altered

He lives in a completely altered reality. - O tamamen değişmiş bir gerçeklik içinde yaşıyor.

Tom isn't suffering from an altered perception of reality. He's enjoying it. - Tom gerçekliğin değişmiş algısından acı çekmiyor. O onun tadını çıkarıyor.

modified
{s} mutant
değişmiş olmak
fall off
değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

değiş
swap

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

Opinions vary from person to person. - koşullardan insandan insana değişir.

Prices vary by location. - Fiyatlar konuma göre değişir.

değiş
{f} ranging

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

değiş
{f} range

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

Prices range from one to five dollars. - Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That'll change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

If you request a further discount, we suggest changing the terms of payment. - Daha fazla bir indirim talep ederseniz, ödeme koşullarını değiştirmeyi öneririz.

Patterns of married life are changing a lot. - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

değiş
{f} alternate
bebekken başkası ile değişmiş çocuk
changeling
bezi değişmiş (bebek)
diapered
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

dışı değişmiş lastik
retread
rengi değişmiş
discoloured [Brit.]
rengi değişmiş
discolored
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение değişmiş в Турецкий язык Турецкий язык словарь

değiş
Bir şey verip yerine başka bir şey alma, mübadele, trampa
değiş
Değme işi veya biçimi