You shouldn't read such useless books.
- Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
Tom's new gadget is cool, but useless.
- Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
His advice is of no use.
- Onun tavsiyesi faydasız.
This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
There are many benefits to being beautiful.
- Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.
She took full advantage of the opportunity.
- Fırsattan tam olarak faydalandı.
She took advantage of his kindness.
- O, kibarlığından faydalandı.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
This book may well be useful to you.
- Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Is eating fish good for you?
- Sizin için balık yemek faydalı mı?
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.