iş yapmak

listen to the pronunciation of iş yapmak
Турецкий язык - Английский Язык
{f} work

Mayuko avoided doing hard work. - Mayuko zor iş yapmaktan kaçındı.

Since I have no children, I have more time to spend doing volunteer work than parents do. - Hiç çocuğum olmadığından, gönüllü iş yapmak için ebeveynlerin harcadığından daha çok harcayacak zamanım var.

{f} deal

The soul of commerce is upright dealing. - Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.

Whose turn is it to deal? - İş yapmak için kimin sırası?

{f} trade
{f} traffic
turn over
deal with
ply
carry on business
doing business

Doing business is really difficult. - İş yapmak gerçekten zor.

I'm looking forward to doing business with you. - Seninle iş yapmak için sabırsızlanıyorum.

job

Tom thought that he could count on Mary to do a good job. - Tom iyi bir iş yapmak için Mary'ye güvenebileceğini düşündü.

Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area. - Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.

to have dealings (with sb), to trade
do business

I use the internet to do business. - İnterneti iş yapmak için kullanırım.

My friends want to do business with South American firms. - Arkadaşlarım Güney Amerikan şirketleriyle iş yapmak istiyor.

transact business
iş yap
perform an action
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение iş yapmak в Турецкий язык Турецкий язык словарь

iş yapma
edi
iş yapmak
Избранное