kesinlikle

listen to the pronunciation of kesinlikle
Турецкий язык - Английский Язык
definitely

Tom says that Mary definitely won't accept the job. - Tom Mary'nin kesinlikle işi kabul etmeyeceğini söylüyor.

Tom should definitely visit an art museum or two while he's in France. - Tom Fransa'da iken kesinlikle bir ya da iki sanat müzesini ziyaret etmeli.

certainly

He is certainly not without courage. - O, kesinlikle cesaretsiz değildir.

Certainly, I like playing cards. - Kesinlikle,kart oynamayı severim.

absolutely

I agree with you absolutely. - Ben kesinlikle size katılıyorum.

I looked down and had absolutely nothing to say. - Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.

exactly

That's exactly what Tom was afraid of. - Bu Tom'un kesinlikle korktuğu şey.

Tom definitely knows exactly what happened. - Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.

certainly, definitely, clearly, surely, absolutely, for certain, without fail; not on any account, on no account
strictly

Smoking is strictly forbidden here. - Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.

This is strictly between us. - Bu kesinlikle aramızdadır.

precisely

He is precisely the man we're looking for. - O kesinlikle aradığımız adam.

That's precisely why I need to meet Tom. - Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.

for certain
definitively
you bet
doubtless
(Politika, Siyaset) decisively
on no account
not on your life
ywis
undoubtedly
precise

He is precisely the man we're looking for. - O kesinlikle aradığımız adam.

That's precisely why I need to meet Tom. - Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.

in no way
not on any account
(deyim) far and away
for good
(Konuşma Dili) all right
(Ticaret) upon no account
flatly

His secretary flatly denied leaking any confidential information. - Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.

She flatly refused to let him in. - Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.

by no means, in no way, no way, absolutely not
emphatically
decidedly

The atmosphere in the room was decidedly frosty. - Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.

by no means

Translation is by no means easy. - Çeviri kesinlikle kolay değil.

He will by no means come. - O, kesinlikle gelmez.

blankly
roundly
very definitely, most certainly; very clearly, unequivocally, in no uncertain terms
nohow
declaredly
not by a fraction
of a surety
really

It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is. - Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak.

It's not really my cup of tea. - Kesinlikle bana göre değil.

expressly
sure

The weather will be good tonight for sure. - Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.

Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages. - Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.

assuredly
easily
surely
by no manner of means
clearly
damn well
bound to

He is bound to pass the test. - O kesinlikle sınavı geçecek.

You are bound to fail unless you study harder. - Daha çok çalışmazsan, kesinlikle başarısız olursun.

bloody well
make sure of
not in the slightest
rightly
without question
definatly
defınıtely
definately
dogmatically
kesinlikle hayır
no way
kesinlikle (cevap olarak)
absolutely
kesinlikle katılıyorum
(Bilgisayar) agree strongly
kesinlikle yasaktır
strictly forbidden
kesinlikle anlaşmak
(deyim) see eye to eye with
kesinlikle değil
not at all
kesinlikle doğru
(deyim) on the nose
kesinlikle doğru
(deyim) on the button
kesinlikle doğru saymak
(deyim) take as gospel
kesinlikle emin olmak
(Konuşma Dili) bet one's boots on
kesinlikle ifade etmek
enunciate
kesinlikle kabul etmemek
damn
kesinlikle olamaz
(Konuşma Dili) my foot
kesinlikle olmaz
by no means
kesinlikle olmaz
no way
kesinlikle reddetme
point blank denial
kesinlikle reddetmek
refuse point blank
Турецкий язык - Турецкий язык
Kesin bir biçimde, kesin olarak, her hâlde, mutlaka, kat'iyen
Kesin bir biçimde, kesin olarak, her hâlde, mutlaka, katiyen
kesinlikle
Избранное