O video oyunlarında yetenekli birisi.
- He's skilled at videogames.
Tom el işinde çok yetenekli.
- Tom is very skilled in manual labor.
İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
- Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi.
- Tom wanted to hone his skills as a photographer.
Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
And I am skiller than you.
... becoming more skilled, and we are just sitting on the status ...
... to make sure we maintain our technological lead and our people are skilled and able to ...