to come to by toil or effort; to reach; to overtake

listen to the pronunciation of to come to by toil or effort; to reach; to overtake
İngilizce - Türkçe

to come to by toil or effort; to reach; to overtake teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

win
{i} galibiyet

Tom galibiyet golünü attı. - Tom scored the winning goal.

Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı. - The Lions had an easy win over the Hawks.

win
{i} zafer

Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder. - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.

Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı. - American generals believed they could win an easy victory.

win
{i} kazanma

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı. - He didn't jump high enough to win a prize.

O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var. - That team has little, if any, chance of winning.

win
{i} başarı

Her kazanan sonunda başarısız olur. - Every win fails eventually.

Böylece onun kalbini kazanmada başarılı oldu. - Thus he succeeded in winning her heart.

win
{f} kazanmak; (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) elde etmek: Who won the contest? Yarışmayı kim kazandı? Utku's won the
win
isabet etmek
win
kazamak
win
ulaşmayı başarmak
win
{f} kazan

Sıra beyazda ve kazandı. - White to play and win.

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu. - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.

win
yengi
win
{f} galip gelmek
win
{f} kazanmak

Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor. - Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.

Kazanmak önemli olan tek şey değildir. - Winning isn't the only thing that matters.

win
win by a head yarışta bir at
win
{f} (won, --ning)
win
birinci gelmek
win
birinci gelme
win
gayesine erişmek
win
{f} ikna etmek
İngilizce - İngilizce
win
to come to by toil or effort; to reach; to overtake