yayılan

listen to the pronunciation of yayılan
Türkçe - İngilizce
invasive
sprawling

Layla lived on a sprawling ranch. - Leyla geniş bir alana yayılan bir çiftlikte yaşıyordu.

contagious
expansive
{i} spreading
serpiginous
serpigo
yay
spring
yayılan ışınlar biçiminde
radial
yay
bow

Life isn't tied with a bow, but it's still a gift. - Hayat bir yayla bağlı değildir ama o hâlâ bir hediyedir.

Koyomi bought a bow and arrows. - Koyomi bir yay ve oklar satın aldı.

yay
longbow
yay
(Bilgisayar) stretch
yay
string

Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet. - Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.

A violin is a stringed instrument. - Keman, yaylı bir enstrümandır.

yay
(Bilgisayar) expand

The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand. - Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, yayılmaya devam ediyor.

yay
release

Why was this news released? - Bu haber neden yayımlandı?

The Steve Miller Band released a new album in June of 2010. - Steve Miller Band, 2010'un Haziranında yeni bir albüm yayınladı.

yay
{f} disseminated
yay
volute spring
yay
{f} spreading

Who is likely to be spreading that information? - O bilgiyi muhtemelen kim yayıyor?

The rain kept the fire from spreading. - Yağmur yangının yayılmasını engelledi.

yay
disseminate

That organization disseminates a lot of information, none of which can be trusted. - O örgüt hiçbiri güvenilir olamayacak kadar çok bilgiyi yaymaktadır.

yay
spread

We should check the spread of the disease. - Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.

The fire spread and licked the neighboring house. - Yangın yayıldı ve komşu evi yaladı.

Yay
Sagittarius
Yay
Archer
Yay
astrology Sagittarius, the Archer
bir merkezden yayılan
radiate
birkaç ülkeye yayılan
pandemic
daire şeklinde yayılan dalga
ripple
gelişigüzel yayılan topluluk
sprawl
her tarafa yayılan
(bitki) rampant
merkezden yayılan biçimde
radial
parlayarak yayılan
(alev) lambent
tepki ölçmek için yayılan asılsız haber
ballon d'essai
yay
arch
yay
coil
yay
arc

The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice. - Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.

yay
spring; string
yay
coil spring
yay
bow; arch; spring; arc
yay
emit

The motor overheated and is now emitting smoke. - Motor hararet yaptı ve şimdi duman yayıyor.

Planets don't emit light by themselves. - Gezegenler kendiliğinden ışık yaymazlar.

İngilizce - İngilizce

yayılan teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

yay
An expression of happiness

Yay! I have finally finished my work!.

yay
so, this (accompanied by a hand gesture)
yay
a branch of the Tai languages
yay
Used as an exclamation of pleasure, approval, elation, or victory
yay
yes
Türkçe - Türkçe
İngilizce - Türkçe

yayılan teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

yay
bu kadar
yay
oleyy! yaşasın! sevinç belirtisi
yayılan