The opening statement went smoothly.
- Açılış konuşması düzgünce gitti.
Mary smoothed her hair.
- Mary saçını düzeltti.
Try to write in plain English.
- Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
She wore a plain blue dress.
- O, düz mavi bir elbise giydi.
I want to go straight.
- Ben düz gitmek istiyorum.
Lidia has blonde straight hair.
- Lidia'nın sarı düz saçları var.
She got a flat tire on her way home.
- O eve giderken düz bir lastik aldı.
Its surface was as flat as a mirror.
- Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
Tom has been calling me regularly every evening.
- Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
Her birthday party will be held tomorrow evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam düzenlenilecek.
This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held.
- Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.
Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
- Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
Go along this street and turn right at the bank.
- Bu sokaktan düz git ve bankadan sağa dön.
Cheer up! Everything will soon be all right.
- Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
I'm going to raise my English level.
- İngilizce düzeyimi yükselteceğim.
Go straight on, and you will find the store.
- Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
- Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
She lives on another plane of existence.
- O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
The toilet doesn't flush properly.
- Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Where are the plates arranged?
- Plakalar nerede düzenlenmiş?
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
- O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.