Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
- O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
It's one of the most exclusive addresses in the city.
- Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
It is especially hot today.
- Hava bugün özellikle çok sıcak.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
I am pleased with this vivid portrait in particular.
- Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
Why did you choose that particular subject?
- Bu özel konuyu neden seçtiniz?
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
What's the restaurant's speciality?
- Restaurantın özel ürünü nedir?
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
Laura is very particular about her clothes.
- Laura elbiseleri hakkında çok özel.
You handled that particular situation very well.
- O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
She believes that jade has medicinal properties.
- O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.
- Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.
I don't need a tutor!
- Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
I only wear a tie on special occasions.
- Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
What's Tom's specialty?
- Tom'un özel ürünü nedir?
Tom's car was in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yolundaydı.
Tom's car is parked in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yoluna park ediliyor.
Your initial order is subject to a special discount of 5%.
- İlk siparişiniz% 5 oranında özel indirime tabidir.
We'll have some exceptions.
- Bazı özel durumlarımız olacak.
Is this a public or private company?
- Bu bir kamu ya da özel şirket mi?
Tom's parents worked hard to send him to private school.
- Tom'un ebeveynleri onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
Tom goes to a top private school.
- Tom en iyi bir özel okula gidiyor.
Businesses have created more than 9.7 million private sector jobs in the past 52 months.
- İşletmeler, son 52 ay içinde 9.7 milyondan fazla özel sektör istihdamı yarattılar.
Private lessons are also available.
- Özel dersler de mevcuttur.
We need some coaching.
- Biraz özel derse ihtiyacımız var.
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
I only wear a tie on special occasions.
- Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
The special effects are excellent.
- Özel efektler mükemmel.
We have lobsters only on special occasions.
- Sadece özel günlerde ıstakoz yeriz.
Tom likes to dress up on special occasions.
- Tom özel günlerde giyinmeyi seviyor.
Today's your special day.
- Bugünün senin özel günün.