Tom olağandışı bir atlamacıdır.
- Tom is an extraordinary jumper.
Mary olağandışı notlar aldı.
- Mary got extraordinary grades.
Tom olağanüstü bir kişidir.
- Tom is an extraordinary person.
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
Ciddi ve sıradışı bir sorunum var.
- I have a serious and extraordinary problem.
Davranışınız çok sıradışı.
- Your behavior is too extraordinary.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
Olağan dışı bir şey fark etmedim.
- I didn't notice anything unusual.
Bu olağan dışı bir hava.
- This is unusual weather.
Biz alışılmadık bir şey bulmadık.
- We didn't find anything unusual.
Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Tom'un geç kalması olağandışıdır.
- It's unusual for Tom to be late.
Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.
- I thought it was unusual that he was up so late at night.
Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
- Her unusual behavior caused our suspicions.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.
- If you ask me, she's a little unusual.
... Massachusetts did something quite extraordinary, elected a Republican senator to stop "Obamacare," ...
... no question but that Obamacare has been an extraordinary deterrent to enterprises of ...