The iPhone is an extraordinary cell phone.
- iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
Tom is an extraordinary person.
- Tom olağanüstü bir kişidir.
Ichiro is an outstanding baseball player.
- Ichiro olağanüstü bir beyzbol oyuncusu.
Mr. Suzuki is an outstanding scientist.
- Bay Suzuki olağanüstü bir bilim adamıdır.
Iceland was fantastic.
- İzlanda olağanüstüydü.
Tom is an exceptional basketball player.
- Tom olağanüstü bir basketbol oyuncusudur.
Sherlock Holmes had exceptional problem-solving skills.
- Sherlock Holmes'ün olağanüstü problem çözme becerileri vardı.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.
The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.
That story is too incredible to be true.
- O hikaye gerçek olmak için çok olağanüstü.
I thought it was incredible.
- Onun olağanüstü olduğunu düşündüm.
He lifted the car with his phenomenal strength.
- O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.
Guglielmo is the best student I know. He learns instantly and has a phenomenal memory.
- Guglielmo bildiğim en iyi öğrencidir. O anında öğrenir ve olağanüstü bir hafızaya sahiptir.
The resemblance is uncanny.
- Benzerlik olağanüstü.
Tom was extraordinarily handsome.
- Tom olağanüstü yakışıklı idi.
Tom is an athlete with extraordinary speed.
- Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.
It was a remarkable experience.
- Bu olağanüstü bir deneyimdi.
You're a remarkable person.
- Sen olağanüstü bir insansın.
They are the extreme cases.
- Onlar olağanüstü durumlar.
I have to go to a special meeting.
- Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.