Tom olağandışı bir atlamacıdır.
- Tom is an extraordinary jumper.
Olağandışı bir şey görürsen polisi ara.
- Call the police if you see any extraordinary situation.
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.
- Tom is an athlete with extraordinary strength.
Davranışınız çok sıradışı.
- Your behavior is too extraordinary.
Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.
- The pianist is endowed with extraordinary talent.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
Olağan dışı bir şey hissediyor musun?
- Do you sense something unusual?
Olağan dışı bir şey fark etmedim.
- I didn't notice anything unusual.
Tom'un bu kadar erken burada olması alışılmadık.
- It's unusual for Tom to be here so early.
Tom bu gece alışılmadık biçimde geveze.
- Tom is unusually talkative tonight.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
- Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.
- I thought it was unusual that he was up so late at night.
Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
- Her unusual behavior caused our suspicions.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.
- If you ask me, she's a little unusual.
... of these things was extraordinary. ...
... with these extraordinary events. ...