persons in general, the vulgar, a nation

listen to the pronunciation of persons in general, the vulgar, a nation
İngilizce - Türkçe

persons in general, the vulgar, a nation teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

people
millet

Çinliler cana yakın bir millettir. - The Chinese are a friendly people.

Almanlar tutumlu bir millettir. - Germans are a frugal people.

people
ulus

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

people
insanlar

ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir. - According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar. - A lot of people want peace all over the world.

Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker. - Some people in the world suffer from hunger.

people
beşer
people
kalabalık

Caddede bir kalabalık var. - There is a crowd of people on the street.

İnsanları işaret etmek kalabalıktır. - It is rude to point at people.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür. - His novels are popular among young people.

Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar. - Tom does impersonations of famous people.

people
ümmet
people
kimse

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez. - No one knows exactly how many people considered themselves hippies.

Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi. - I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.

people
kişi

Sadece birkaç kişi beni anladı. - Only a few people understood me.

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
İngilizce - İngilizce
{n} people
persons in general, the vulgar, a nation